Tuesday, March 6, 2012

Hayatıma anlam katan tüm kadınlara...

Tam beş ay oldu. Beş yıla bedel beş ay, ömre bedel beş kemoterapi...
'Evlerden uzak' diye anılan 'o hastalık' evimize gireli...
Hayatıma anlam katan kadınların en güzeli, en özeli, en kıymetlisi olan 'annem'in safhında kılıçlarımızı kuşanıp, savaşa katılışımızın üzerinden, tüm ayların en uzunundan tam beş ay geçti.
Tüm kontroller, testler, tetkikler öylesine layığıyla yapılıyordu ki, 'asla başımıza gelmez' dediğimiz bir zamanda yumuşak karnımızdan vurdu bizi. Ailede kanser yokken, hep çok sağlıklı, hep çok dikkatliyken
niye olsundu ki?
Ama oluveriyor işte.
Hep başkalarından duyduğunuz o hastalığın adı çakılıveriyor en sevdiğinize, evinize,
beyninizin en saklı köşesine.
Gülüşleri daha bir içten yapan, eskiden ağlanan şeyleri insanın gözünde anlamsız kılan, hayata başka bir pencereden baktıran bu tedavi sürecini anlatmak ne yazmakla, ne çizmekle mümkün değildir.
Bunu anlatacak ne bir kelime, ne bir renk vardır çünkü bilinen.
Bildiğim hemen her kadının 'bana bi'şey olmaz' dediğidir.
Ama bunu diyen 8 kadından biri de hayatının bir döneminde yakalanacaktır 'meme kanseri'ne.
Herkesin ya bir evladı, ya bir annesi, ya bir dostu var mutlaka. Ve onları bu savaşın içinde görmek başa gelebilecek en ağır şey. Ya da onların bizi bu savaşın içinde görmesi.
Elimizden gelen şey, kendimize ve çevremizdeki tüm kadınlara 'onlardan biri olunabileceğini' hatırlatmak.
Ne bu hastalığa hiç inanmamak, ne de başa gelebileceğini bile bile görmezden gelmek çözüm değildir.
Meme kanseri tedavisi mümkün bir hastalıktır.
'Bilincinde olmak' erken tanı, erken tanı tedavinin en önemli kısmıdır.

No comments:

Post a Comment